
Türkiye'nin en büyük krater gölü olan ve Bitlis ili sınırları içerisinde yer alan Nemrut Dağı Krater Gölü, bünyesinde barındırdığı sıcak ve soğuk gölleri, buz mağarası, buhar bacası, kuş türleri, endemik bitki örtüsü ve doğal dokusuyla Türkiye'nin sayılı güzellikleri arasında yer alıyor.
Bölgeye ‘jeopark statüsü’ kazandırmak için 2016 yılında başlatılan projenin başkanlığını yapan Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç, beton yapılaşmaya tepkisini şu sözlerle dile getirmişti:
"Burası doğal koruma alanı yani çivi bile çakılmasın diye kanunlar koruma altına almış. Ancak buraya betonarme yapı yapılıyor. Hem de göl manzaralı. Akıl alır gibi değil. Biz, yani bilim insanları burayı uluslararası jeopark statüsüne kazandıralım diye uğraşıyoruz. Asıl koruması gereken idare buraya beton imalat yapıyor. Buraya beton yaparsanız burası asla jeopark olmaz. Bu işin temel koşulu, doğallığının korunması. Tüm dünyada uygulanan durum belli. Eğer WC ihtiyacı varsa seyyar WC’ler ile bu işi çözebiliyorsunuz. Böylece korumayı sağlıyorsunuz. Ancak betondan WC yapılırsa burası artık doğal koruma alanı olamaz. Piknik alanı olur. Bu ne demek? Dünya çapında değeri olan Allah vergisi bir yeri değersizleştirme demek. Bu hangi vicdanla açıklanır?”

Betonarme yapı yerine bir dizi başka alternatif teknik olduğunu söyleyen İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bitlis İl Temsilcisi Cengiz Şahin ise projenin alanın dokusuna uygun olmadığına dikkat çekti.
Şahin “Nemrut’ta tuvalet ve sosyal tesis vs. gibi alanlara ihtiyaç olduğu doğrudur ancak bu ihtiyaç böylesi bir doğa harikası alana gelişigüzel yapı yapma serbestisi sağlamaz. Yapılacak yapılar için beton kullanılmadan ahşap ya da çelik konstrüksiyon teknikleriyle de pekâlâ yapılabilirdi. Niçin böyle bir teknik tercih edilmiş bilmiyoruz.” dedi.
0 Yorumlar